DOGU_KAY_AFİŞ_01

Lost in East

Yaşadığımız coğrafyada herhangi bir Üniversitenin her hangi bir sanat branşından mezun olan ve ülkemizde sanat yapmaya yan ısıra ideallerinin peşinde koşmaya çalışan bir sürü insan ve bu yolda aklını, kolunu, bacağını ve gerekirse hayatını bir kenara koymuş insanlar. Bu bir aşk olsa gerek, aksi halde hiç bir varlık bu denli imkansızlığa tüm sistemi karşısına almaya cesaret edebilir mi?
İsmet yeni mezun bir Oyuncu adayıdır. Bir yandan bir tiyatro ekibine girmiş çalışmakta ve diğer yandan da seslendirme oyunculuğu denen yeni oluşmuş bir kavramı profesyonel anlamda yerine getirerek hayatını idame ettirmektedir. Ama tüm Türk toplum yapısında rağbet görmediği gibi ailesi özellikle annesiyle; “mezun oldun hadi artık bir baltaya sap ol.” Kavramını henüz onların istediği şekilde yerine getirememiştir. Bu sistematik yapı taşları arasında yerine hiç getiremeyecektir belki de. Akranlarına göre gerçekten donanımlı bir oyuncudur İsmet. Ve hayatından bir günü ele alıyoruz bu sıkıntılarına dair.
İsmet, evinde sıkı ve hızlı bir güne dünden kalma bir şekilde uyanır. Kız arkadaşı kahvesini hazırlamak için kalkmış, ismette duşa girmiştir. Duş alıp salona geldiğinde ise dün sıkı bir eğlence yapıldığı gerçekleştirilemeyen idealler, hayallerin konuşulduğu bir ortamdan arta kalan çöpler ve bitmiş şişeler vardır. Bir kısmı baygın birkaç genç salonda takılmaktadır. İsmet sabahın 9 olmasına rağmen kayıt vermek için önce seslendirme stüdyosuna sonra da yol parası ve kirayı denglemek için tiyatroya gider. İşleri pekte yolunda gitmez aslına bakılırsa. En önemlisi akşam katılmak istediği bir kısa film festivali vardır. Her şeye rağmen eğlenceli ve pozitif bir adamdır İsmet. İstediği parayı bulamayınca ulaşımı kaçak yapmak zorundadır. İstanbul gibi bir kentte mezun olmuş bir adam için gurur kırıcı durumlardır bunlar. Çünkü cebinde sadece yemek parası vardır. Ve akşam ki festivale kadar dayanması gerekmektedir. Ama bu İsmet için imkansız değildir. Daha zor durumları da yaşamıştır, İsmet bu kentte. Bu yüzden olumsuzluğa kapılmaz. Ve yolunda devam eder. Bu tarz saçmalıklara karşı festival be sinema onun için önemli yaşam alanlarıdır. Varlığını sürdürebilmesi için. Ta ki annesi telefonda arayıp kendini farklı hissettiği bir alanda ona gerçeklerini hatırlatmasıyla bütün sinir sistemi allak bullak olur. Önce bu durumu abzörve ederek sindirmeye çalışır sonrasında dayanamayıp ağlamaya başlar gizli gizli.
Bir oyuncunun, her şeyden önce hayalleri olan bir insanın kısa bir öyküsüdür. Üçüncü Dünya ülkesinde oyuncu olmak gerçektende zordur bazılarımız için…

Araç çubuğuna atla
Bitnami